DİYARBAKIR – Diyarbakır merkezli operasyonlarda haklarında gözaltı kararı olan ortalarında gazeteci, siyasetçi, avukatçı ve sanatkarların da olduğu 216 bireyden 143’ü aşkın kişi mesken ve iş yerlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 47’si tutuklanırken, 86 kişi ise hür bırakıldı.
Gözaltılara ve tutuklamalara ait sivil toplum örgütleri, İnsan Hakları Derneği Genel Lideri Eren Keskin ve Türk Tabipleri Birliği Lideri Şebnem Korur Fincancı’nın iştirakiyle Diyarbakır Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde ortak basın açıklaması yaptı. Açıklamada konuşan Keskin “Kürt hukukçu, Kürt sanatçı, Kürt sendikacı olmamızdan rahatsızlar” dedi.
‘BU YAZGI HİÇ DEĞİŞMEDİ’
Keskin, “Bugün hala gözaltına alınan arkadaşlarımız var. Burada genç insan hakları savunucusu arkadaşlarımız da var, 30 yıl bu çabanın içinde olan bizler de varız. Bu yazgı hiç değişmedi. Bu coğrafyadaki her türlü insancıl hak talebi şiddetle bastırıldı. Devlet siyasetinde hiçbir değişiklik olmadı” diye konuştu.
Operasyonları, “Kürtlerin varlığına karşı yapılmış bir operasyon” olarak nitelendiren Keskin, “Kürt hukukçu, Kürt sanatçı, Kürt sendikacı olmamızdan rahatsızlar. Silahımız yok, neden bizleri gözaltına alıyor, tutukluyor, kelam hakkı vermiyorsunuz? Yalnızca barış istiyoruz. Yalnızca barışçıl tahlil istediğimiz için cumhuriyetten yana baskı altındayız. Değişik bir devlet siyaseti; anlamak, çözmek mümkün değil. Konuşmak isteyenleri tutuklamak ne demek? Biz varız ve var olmaya devam edeceğiz” sözlerini kullandı.
‘KAZANACAĞIMIZ GÜNLER YAKINDIR’
Keskin’in akabinde söz alan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, gözaltı ve tutuklamaları ‘seçime hazırlık’ olarak kıymetlendirdi. “Zorla kaybetmelere ait tesirli soruşturma düzeneği geliştirmeyen devlet sisteminin, zorla kaybedilen insanların yakınlarını ve hak gayreti veren insanları gözaltına alarak tahlil bulmaya çalıştığını” belirten Fincancı, şunları söyledi: “İnsan hakları uğraşının içinde olan tüm insanlarımızla bu çabayı sonuna kadar götürmekten hiçbir vakit vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Barış olmadan, hak ihlalleri ortadan kalkmadan bizlerin uygun olabilmesi mümkün değil. Onlar ne kadar hak ihlali gerçekleştirirse, biz de o kadar gayretin güçlenmesine katkı sunuyoruz. Kazanacağımız günler yakındır diyoruz.”